“Beş Büyükler”in Peşinde – A’dan Z’ye Büyük Göç Zamanı Safari Deneyimi (3. Bölüm)

Safariye giden herkesin gerçekleştirmeyi arzuladığı bir hayal var; “Beş Büyükler” olarak tabir ettiğimiz hayvanları görmek. Neyse ki birbirleriyle telsizden sürekli haberleşen safari araçları sayesinde bu hayali gerçekleştirme olasılığı oldukça yüksek. Afrika’da görülmeye değer bir çok hayvan var, ancak “Beş Büyükler”in özelliği Afrika’nın en tehlikeli ve avlaması en zor hayvanları olmaları. Peki bu listede hangi hayvanlar yer alıyor? Nedir bu hayvanların özellikleri? Yakından görebilmek uğruna Kenya ve Tanzanya’ya kadar gittiğimiz “Beş Büyükler” hakkında gelin biraz daha detaylı bilgi sahibi olalım.

Sosyal Aslan

Serengeti National Park’ta bol bol göreceğiniz aslan birçok hayvanın korkulu rüyası ve “kral” unvanını layıkıyla elinde tutuyor. Yaptığımız safari süresince yaralı bir erkek aslandan, çiftleşen aslanlara, sürüsüyle beraber ağacın gölgesinde uyuyan aslanlardan, annesinden süt emen yavru aslana kadar birçok muhteşem sahneye tanık olduk.

Erkek ve dişi aslanların görevleri birbirinden çok net çizgilerle ayrılıyor. Aileyi doyurmakla ve yavrulara bakmakla yükümlü olan dişi aslan. Ailenin avcısı dişi aslan olsa da başarılı bir avın ardından karnını ilk doyuran erkek oluyor. Yelelerinden hemen tanıdığımız erkek aslana düşen iki önemli görevden biri döllenmeyi sağlamak. Dişi aslanın hamile kalabilmesi için bazen günde otuz defa çiftleşiyorlar. Bir seferde tipik olarak iki ya da üç kardeş doğan yavruların hayatta kalabilme olasılığı ise %70’in üzerinde değil. Kısacası bir aslan kolay yetişmiyor.

Erkek aslanların bir diğer görevi de bölgelerini ve ailelerini dışarıdan gelen tehditlere karşı korumak. Erkek bir aslanın kükremesi sekiz kilometre öteden bile duyulabiliyor. İki erkek aslan bölge savaşına girdiği zaman yenilen aslanın eşleri savaşı kazanan aslana ait oluyor, yavru aslanlar ise grubun yeni lideri olan bu erkek aslan tarafından öldürülüyorlar. İnsandan sonra aslana en büyük zarar kendisinden geliyor diyebiliriz.

Ortalama ömürleri on beş yıl kadar olan aslanlar günün yirmi saatini sıcağın altında miskin miskin yatarak geçiriyorlar. Dolayısıyla gündüz safari yaparken aslanları hareket halinde görmeniz pek mümkün olmuyor. Ancak son derece sosyal hayvanlar oldukları için sürüleriyle beraber ağacın altında yatarken görmeniz olası. Eğer şanslıysanız çiftleşmelerine bile şahit olabilirsiniz. Çiftleşme süreleri yalnızca beş saniye sürdüğünden çok dikkatli izlemeniz ve çok hızlı fotoğraflamanız gerekiyor. Aracı kullanan yerel rehberler bu konuda deneyimli oldukları için sizi çok doğru bir şekilde yönlendiriyorlar.

Kurnaz Leopar

Leopar safari esnasında görülmesi en zor hayvanlardan bir tanesi. Genellikle ağaçların tepesinde karşınıza çıkıyor, ancak o kadar güzel kamufle oluyor ki yerel rehberler olmadan nerede olduğunu saptamanız neredeyse imkansız. Ancak bu konuda onlardan öğrendiğim küçük bir ipucu paylaşabilirim sizlerle. Eğer ağacın altında bir sırtlan veya bir çakal görürseniz, dikkatlice yukarı bakın. Muhtemelen ağaçta bir leopar vardır ve diğerleri onun avından yere düşenleri yemek için aşağıda bekliyordur.

Leopar oldukça kurnaz bir hayvan. Avını koşarak yakalamak yerine pusu kurup sinsice yakalamayı tercih ediyor. Avıyla beraber ağaca tırmanabilen leoparın en büyük avantajı bu özelliği sayesinde avını kimseyle paylaşmak zorunda kalmadan rahat rahat yiyebilmesi. Ayrıca leopar her türlü hayvanı yiyebiliyor. Bu durum diğer hayvanlara oranla leoparların aç kalma ihtimalini oldukça düşürüyor. Bunun yanı sıra çok iyi birer yüzücü olduklarını da belirtmek lazım; balık ve hatta yengeç bile avlayabiliyorlar.

Leoparlar sosyal aslanların aksine oldukça bireysel hayvanlar. Sadece çiftleşmek için bir araya gelen leoparlar yalnız yaşıyorlar. Zaman zaman çitalar ile karıştırılabilen leoparları ayırt etmenin bana göre en kolay yolu siyah gözyaşı çizgilerinin olup olmadığına bakmak. Çitaların gündüz güneşte daha iyi görebilmeleri için gözyaşı yolları üzerinde siyah bir çizgi bulunuyor. Leoparlarda ise böyle bir çizgi yok. Ayrıca leoparın üzerindeki rozete benzer benekler ile çitalarınki birbirinden farklı. Çitaların benekleri daha yuvarlak ve oval görünümlü oluyor.

Kedigillerden olan leoparlar hakkında bir başka ilginç bilgi ise kedi gibi mırlamalarına karşın köpek gibi havlıyor olmaları.

Agresif Bufalo

“Beş Büyükler”de üçüncü konuğumuz Afrika mandası olarak da tabir edilen bufalo. Bufaloların çok hareketli hayvanlar oldukları söylenemez. Bir çok kere bir yere çökmüş etrafa bakınırken ya da sürüyle beraber otlanıp su içerken görüyorsunuz.

Bufalolar bezgin görünümlü ama sinirli hayvanlar. Hareketleri çok tahmin edilebilir değil, bir anda agresifleşebiliyorlar. Birkaç defa birbirleriyle güreşen bufalolara şahit olduk ve hemen aracımızı geri vitese takıp uzaklaştık. Ancak merak etmeyin, safari araçlarının içindeyken endişe etmenizi gerektirecek bir durum olmuyor.

Otobur olan bufalolar kedigiller gibi bölgesel hayvanlar değiller. Kaliteli ot ve su neredeyse onlar da sürü halinde oradalar. Günde ortalama kırk litre su içmek zorunda oldukları için su kaynaklarından fazla uzağa gidemiyorlar.

Yarım tonluk cüssesi ile bir bufalo aslan sürüsü için muhteşem bir ziyafet. Ancak aynı zamanda avlanması en zor hayvanlardan bir tanesi. Hem büyük cüsseli, hem de kuvvetli bir hayvan. Aslanlar bir bufaloyu alt edebilmek için sürü halinde saldırmak zorunda kalıyorlar.

Utangaç Gergedan

Kuru sezona denk gelen Ağustos – Eylül aylarında Kenya ve Tanzanya’ya gittiğiniz zaman görmekte en çok zorlanacağınız hayvan kuşkusuz gergedan. Gergedan görüldüğü haberini almamıza karşın yerel rehberimizi dinlemeyerek aslanları uzun süre çekmekte ısrarcı davranınca maalesef gergedan göremeden Türkiye’ye geri döndük. Siz siz olun bu konuda son derece tecrübe sahibi olan yerel rehberinizi mutlaka dinleyin.

Gergedanlar utangaç hayvanlar oldukları için sizi gördükleri zaman hızlıca ağaçlık yerlere doğru kaçabiliyorlar. Ngorongoro Krateri’nde yaklaşık bir saat gergedanın girdiği söylenen ağaçlık bölgeden çıkmasını bekledik ama nafile! Ne gelen oldu ne giden. Aşağıdaki gergedan fotoğrafı da bu sebepten ötürü safari yazı serim içerisinde benim ya da eşim tarafımdan çekilmemiş olan tek fotoğraf.

Gergedanların soyları maalesef ciddi bir tehdit altında. Özellikle keratinden meydana gelen boynuzları Uzakdoğu’da bazı ilaçların yapımında kullanıldığı için illegal avlanmalara maruz kalıyorlar. Boynuzlarının bir başka özelliği ise kırılması halinde tekrardan uzuyor olması.

Gergedanlar ön dişleri olmadığı için yaprak yerken büyük ölçüde dudaklarını kullanıyorlar. Bu konuda oldukça iyi olan gergedanların dudaklarını kullanarak arabaların kapılarını bile açabildikleri söyleniyor.

Duygusal Fil

Kapanışı “Beş Büyükler” içerisindeki favorim olan fil ile yapmak istedim. Karada yaşayan en büyük canlı olan filler o kadar devasa boyutlardalar ki, bu dünyaya ait olduklarına inanmak çok zor. Safari boyunca filler ile defalarca muhteşem fotoğraf kareleri yakalama şansınız oluyor. Afrika sıcağının altında kocaman kulaklarını bir o yana bir bu yana sallayarak vücutlarını serinletirken, ya da nehir kenarında hortumlarıyla kendilerine su fışkırtarak banyo yaparken çektiğiniz kareler bunlardan sadece bazıları.

Filler çıkardıkları seslerle birbirleriyle iletişim halinde oluyorlar. Oldukça kuvvetli hafızaları var. Kendilerine zarar veren birini asla unutmuyor ve kin tutabiliyorlar. Sürüdeki diğer fillerle bağları oldukça kuvvetli oluyor, sevdikleri biri ölünce yas tutuyorlar. Fillerin birbirlerini maymunlar ve insanlar gibi ufak vücut dokunuşları ile teselli ettikleri biliniyor.

üyük cüsseleri nedeniyle aslanlar bile fillere saldırmaya cesaret edemiyorlar. Diğer bütün hayvanlarda olduğu gibi fillerin de en büyük düşmanı insanlar. İnsanlar tarafından zarar görmedikleri taktirde doğal ortamlarında altmış ile yetmiş beş yıl arasında yaşayabiliyorlar.

Fil sürüleri anaerkil topluluklar. Ne zaman yemek yenip ne zaman hareket edileceğine sürünün lideri olan en yaşlı dişi fil karar veriyor. Yaşı gelen erkek filler sürüden ayrılıyorlar.

Böylesine heybetli bir cüssenin bedeli günde on altı saat boyunca yemek yemek oluyor. Yemek yemekten uyumaya fazla vakit kalmayan fillere ayakta üç-dört saatlik bir uyku yetiyor.

“Beş Büyükler” çok etkileyici olmakla birlikte safaride bu hayvanlardan çok daha fazlası mevcut. Timsah, maymun, hipopotam, deve kuşu, çita, zebra, sırtlan, yaban domuzu ve zürafa bunlardan yalnızca bazıları. Çeşitliliğin sizi hayrete düşürdüğü, şehir hayatında deneyimlemekten oldukça uzak olduğunuz müthiş bir ekosistemin içerisinde buluyorsunuz kendinizi. Ancak ne yazık ki özellikle “Beş Büyükler”in sayıları hayvanların doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesi ve illegal avlanmalar sebebiyle gün geçtikçe azalıyor.

Bu yazıyla beraber safari yazı serimin de sonuna gelmiş bulunuyorum. Umarım kafanızdaki soruları büyük ölçüde yanıtlayabilmiş ve çok etkileneceğinizi düşündüğüm safari deneyimini seyahat rotalarınız arasında en üst sıralara yerleştirmenize vesile olabilmişimdir.