Japonların Geleneksel Çay Seremonisi “Chado” – Zaman Makinesinde Yolculuk (1. Bölüm)

Japon kültüründe çayın önemi ve yeri bambaşka. Sanırım “çay seremonisi” diye bir kavramın oluşu bile tek başına durumu özetlemeye yetiyor. Benim gibi hem Japon kültürüne meraklı olanlar, hem de çay tutkunları için izlemesi gerçekten çok keyifli bir seremoni.

İzlemenin ötesine geçip konu hakkında araştırma yapmaya başladığımda bu seremoninin altında yatan derin anlamlar ile baş başa buldum kendimi. Aslında daha araştırmaya başlamadan önce bile “chado”nun o abartısız, sade ve gösterişsiz hali tarif edemediğim bir saygı uyandırmıştı bende. Refah içerisinde yaşayan bir toplumun yüzyıllardır süregelen ritüeli bundan daha ne kadar mütevazi olabilirdi?

Chado’nun felsefesini anlamak ve inceliklerini öğrenmek için yüzlerce yıl öncesine uzanan bir zaman yolculuğuna çıkıp, çayın serüvenine tanık olmaya karar verdim. Yazımın birinci bölümünde sizleri de benimle beraber bu kısa yolculuğa davet ediyorum.

Zaman Makinesinde Yolculuk

Gözümüzü açıp 8. yüzyılda, Japonların ilk kez çay ile tanıştığı dönemde buluyoruz kendimizi. Halkın arasına karışıp başlıyoruz dolaşmaya. Hazır gelmişken bir bardak çay da biz içsek hiç de fena olmaz aslında. Ama pek de çay varmış gibi görünmüyor etrafta. Derken bir budist tapınağı görüyoruz. Kültürümüzden farklı ya, hemen ilgimizi çekiyor bizim tabii. Rahiplerin arasına karışıyoruz. Bir grup toplanmış, hararetli bir konuşma içerisindeler. İçlerinden biri sürekli elindeki kabı gösteriyor. Evet, sanırım aradığımızı burada bulduk. Budist rahipler ve aristokratlar Çin’den ithal ettikleri çayı kendi aralarında özel bir içecek olarak tüketiyorlar. Böylece çayın Japonya’daki serüveninin başlangıcına tanık oluyoruz. Artık biraz daha ileri sarmanın vakti geldi.

12. yüzyıla geliyoruz. Çin’li Zen rahipler tarafından getirilen çay tohumları ve takımları Japon rahipler arasında son derece popüler olmuş. Hemen bize Çin’den gelen bu kaplarda ikramda bulunuyorlar. Bir taraftan da çayın hastalıkları iyileştirici özelliği olduğundan bahsediyorlar. Anlıyoruz ki çay sadece bir tüketim aracı olmaktan çıkıp, şifa kaynağı olarak inançlarında da yer etmeye başlamış. Ancak hala halk arasında yaygınlaşmış değil. Bizim çayımızı içmemiz ise bu yüzyıla kısmetmiş. Vakit kaybetmeden tekrardan yola koyuluyoruz.

15. yüzyılın ortalarında buluyoruz kendimizi. Aristokrat Japon ailelerinden birinin evine konuk oluyoruz. Daha önceki dönemlerde tanık olmadığımız ihtişam karşısında şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Bin bir çeşit yemekle donatılmış bir yer sofrası ve pahada yüksek olduğu kuşku götürmeyen değerli kaplar eşliğinde bir çay partisindeyiz. Çay tüketimi yavaş yavaş tüccarlar arasında da yaygınlaşmaya başlamış, bir nevi zenginlik göstergesi haline gelmiş. Gösterişli kaplarda kendimize bir çay daha koyup bu defa karnımızı da doyuruyoruz.

16. yüzyıla geldiğimizde ünlü çay ustası ve başarılı tüccar Sen No Rikyu’nun önderliğinde ihtişamın yerini sadeleşmenin aldığını görüyoruz. Kendisinin çay ritüellerinden birine konuk olma şansına sahip oluyoruz. Sen No Rikyu, ritüeli “wabi-cha” adını verdiği bir felsefe üzerine kurduğundan bahsediyor. Onun için en önemli şey bizim rahatlığımız ve kendimizi evimizde gibi hissetmemiz. Kendisinin samimiyetini hemen hissediyor, teşekkür ederek minnet duygusuyla oradan ayrılıyoruz.

Günümüze biraz daha yaklaşıp 19. yüzyıla geldiğimizde chado artık hem güçlü derebeyler hem de halk arasında son derece yaygın bir hale gelmiş. Farklı çay okulları ve öğretileri Japonya’nın dört bir yanına yayılmış. İnsanlar chado dersleri almak için gururla bu okullara gidiyorlar.

Günümüzde ise yaklaşık kırk farklı çay okulu ve öğretisi bulunmakta. Chado, Japonya’da bir sanat dalı olarak kabul ediliyor. Bu konuda hiç de haksız sayılmazlar, çünkü iyi bir çay ustasının seramik, kaligrafi, estetik ve çiçek düzenleme sanatı gibi konulara hakim olması gerekiyor.

Chado, yüzyıllar içerisinde evrimleşip günümüzdeki halini almış, kökleri çok sağlam bir ritüel. Ancak bu ritüelin henüz pek de değinmediğim manevi yönleri de bulunmakta.

Yazımın önümüzdeki günlerde yayınlayacağım ikinci bölümünde chado’nun ardında yatan felsefe ve ritüelin işleyişiyle ilgili merak edilenleri paylaşacağım.