Safari Öncesi Yapılması Gereken Hazırlıklar – A’dan Z’ye Büyük Göç Zamanı Safari Deneyimi (2. Bölüm)

Safarinin en önemli bölümü safari öncesindeki hazırlık evresi dersem abartmış olmam sanırım. Aklınıza hiçbir şey takılmadan, huzur içinde ve güvenli bir safari deneyimi yaşayabilmeniz için gitmeden önce hazırlıklarınızı eksiksiz bir şekilde tamamlamış olmanız gerekiyor.

Diğer seyahatlerden farklı olarak safari daha uzun bir hazırlık süreci gerektiriyor. Yalnızca evdeki eşyalarınızla bavulunuzu hazırlayamıyorsunuz, ekstradan almanız gerekenler mutlaka oluyor. Bu yüzden alışverişe rahat vakit ayırabilmeniz ve gözden bir şey kaçırmamanız için safari hazırlıklarınızı son dakikaya bırakmamanızı öneririm.

Hazırlıklarınızı yaparken kendi deneyimlerimden yola çıkarak kaleme aldığım bu yazımın işinizi kolaylaştırmasını umuyorum.

Kenya’ya girişte zorunlu olan sarıhumma aşısının yaptırılması

İlk etapta halletmeniz gereken en önemli şey Kenya’ya girişte zorunlu olan sarıhumma aşısını yaptırmak. Ancak merak etmeyin, Türkiye’de bu işi halletmek oldukça kolay. Size en yakın Seyahat Sağlığı Merkezini arayarak sarıhumma aşısı olmak için randevu alabilirsiniz. Merkezlerin numaraları ve adresleri ise internette mevcut.

Bağışıklık kazanmak için aşıyı seyahatinizden en az iki hafta önce yaptırmış olmanız gerekiyor. Ben aradığımda istediğim tarihten bir hafta sonrasına randevu verebilmişlerdi, dolayısıyla olabilecek herhangi bir yoğunluğu göz önünde bulundurarak randevunuzu almanızda fayda var. Randevu saatinizden on beş dakika önce kimliğinizle merkeze gitmeniz yeterli oluyor. Süreç oldukça çabuk ilerliyor. Hangi ülkeye kaç gün seyahat edeceğinizi ve yumurta alerjiniz olup olmadığını soruyorlar, seyahatinizi bile belgelemeniz gerekmiyor. Bu kısa muayeneden sonra aşınızı yapıp aşı karnenizi size hemen teslim ediyorlar. Devlet bu hizmeti ücretsiz olarak sağlıyor.

Sarıhumma aşısı zayıflatılmış canlı virüs olduğu için beş gün sonra ateş, baş ağrısı, halsizlik gibi belirtiler görülebiliyor. Bir hafta süre ile ateşimin düşmediği kötü bir karma aşı deneyimi yaşadığım için bu aşıdan korksam da, eşim de ben de hiçbir sıkıntı yaşamadık. Sanırım yediğinize içtiğinize dikkat ederek, vitamin takviyesi yaparak ve uykunuzu alarak bağışıklığınızı yüksek tuttuğunuzda herhangi bir problemle karşılaşmıyorsunuz. Bu yüzden aşı tarihinizi takip eden bir hafta içerisinde kendinize özellikle iyi bakın.

Sarıhumma aşısının yanı sıra eksik ya da süresi geçmiş aşılarınızı seyahatinizden önce doktorunuza danışarak yenilemenizi tavsiye ederim. Ben de safari öncesi karma, Hepatit A ve Hepatit B aşılarımı yenilemiştim.

Kenya ve Tanzanya’ya seyahat ederken sıtma ilacı almanız tavsiye ediliyor. Bu bir zorunluluk olmasa da kısa süreli seyahatlerde ilaç kullanım süresi kısıtlı olacağı için almanızı öneririm. Kaldığınız gün sayısına göre sıtma ilacınız da devlet tarafından gitmiş olduğunuz Seyahat Sağlığı Merkezinde ücretsiz olarak size veriliyor. Gitmeden iki gün önce ilacı almaya başlıyorsunuz, seyahatiniz boyunca ve döndükten bir hafta sonra günde bir kere almaya devam ediyorsunuz. Midem hassas olduğu için sıtma ilacını mide koruyucu bir ilaçla birlikte almıştım. Hiçbir problem ile karşılaşmadım, katıldığım turda da ilaçla ilgili bir sıkıntı yaşayan olmadı. Ancak mutlaka tok karnına ve bol su ile ilacınızı alın.

Aşı karnesi seyahatiniz boyunca en önemli eşyanız olmalı ve kaybetme riskine karşı bir an olsun yanınızdan ayırmamalısınız. Kenya ve Tanzanya’da aşı karnenizi kaybettiğiniz taktirde yeni aşı karnesi çıkartmanın pasaport çıkartmaktan daha zor olduğunu söylüyorlar. Safariden döndükten sonra da aşı karnenizi saklamalısınız. Böylece tekrardan aşı zorunluluğu olan bir bölgeye gitseniz dahi sarıhumma aşısı yaptırmanız gerekmeyecek. Bunun yanı sıra diğer ülkelere seyahat ettiğinizde aşı karnenizi sorabiliyorlarmış. Henüz aşı karnemizi talep eden bir ülkeye rastlamamış olsak da her yurt dışı seyahatimizde herhangi bir sıkıntı yaşamamak adına aşı karnemizi yanımıza alıyoruz.

Sineklerden korunmak için gerekli kıyafetlerin ve eşyaların alınması

Kenya ve Tanzanya’daki parklarda sağlık açısından en büyük tehdidi sinekler oluşturuyor. Bu bölgedeki parklarda uyku hastalığı yapan çeçe sineği ve sıtmaya neden olan dişi anofel sineği bulunuyor. Sıtma için önlem olarak ilaç alınsa da bu ilacın bütün sıtma çeşitlerine karşı bir koruyuculuğu yok. Dolayısıyla alınacak en güzel önlem ısırılmanın önüne geçmek. Her iki sinekten de korunmak için en garanti çözüm vücutta mümkün olduğunca az bölgeyi açıkta bırakmak. “Büyük Göç” zamanı kuru sezona denk geldiği için yoğun bir sinek popülasyonu olmuyor ancak yine de kendinizi korumazsanız risk altındasınız.

Sizin alacağınız önlemlerin yanı sıra konakladığınız oteller de sizi korumak adına bir dizi önlem alıyor. Gece aktif olan ve sıtmaya neden olabilen dişi anofel sineklerinden korunmak için yatakta cibinlik bulunuyor. Gece yatarken mutlaka cibinliğinizi kapatıp yatmalısınız. Konakladığımız otellerde hava karardıktan sonra bir otel görevlisi odaya gelip cibinliği bizzat kendisi kapatıyordu. Ayrıca birçok otelde prize takılı sinek ilaçları var. Gelirken yanınızda bu ilaçlardan getirmenize gerek yok, Türkiye’den getirecekleriniz zaten bu sinekler üzerinde etkili olmuyor.

Çeçe sineği olan bölgelerde mavi-siyah renkleri ile çeçe sineklerini üzerine çekip öldüren çeşitli kimyasallar ile kaplı bayraklar var. Bu sineklerin yoğunlukta olduğu bölgeleri tespit etmek oldukça kolay. Aralıklı ağaçların başlaması ve hayvanların birden bire yok olması büyük ihtimalle çeçe sineği anlamına geliyor. Hayvan ve insan kanıyla beslendikleri ve bu sayede hastalık bulaştırdıkları için hayvanlar da aynı insanlar gibi çeçe sineklerinin bulunduğu bölgeleri terk ediyorlar. Çeçe sineklerinin yoğun olduğu alanlarda tarım yapmak da mümkün olmuyor. Bu sinekler görüntü olarak büyük kara sineklere benziyor, ancak çok daha hızlı uçuyorlar. Özellikle sabah safariye çıktığınız erken saatlerde ve gün batımında aktif oluyorlar. İnternetten fotoğrafına bakarsanız çeçe sineği gördüğünüzde hemen tanıyabilirsiniz.

Sizin alacağınız önlemlerin en başında safari için uygun kıyafetler giymek yer alıyor. Kollarınızı ve bacaklarınızı kapatacak uzun kollu gömlekler ve rahat kargo pantolonlar giymelisiniz. Ancak sadece bu da yeterli olmuyor, çeçe sinekleri ince kumaşların üzerinden de ısırabiliyor. Bunun için teflon kumaşlar değil, fiberli kumaşlar almamız tavsiye edilmişti. Biz eşimle Columbia, Northface, Adventure Rebuplic, Atlas Outdoor gibi mağazaları ziyaret ettik, ancak kumaşın fiberli olup olmadığı konusunda bilgi sahibi kimse yoktu. Biz de o yüzden sineklerin üzerinden sokamayacağı biraz daha kalın kumaşlar almayı tercih ettik. Dikkat! Columbia PFG (performance fishing gear) kumaşları çeçe sinekleri için fazla ince olabiliyor.

Özellikle kısa saçlıysanız ensenizi de koruyan bir şapka takmanızda fayda var. Karaköy’deki Atlas Outdoor mağazasında hem ensenizi koruyabileceğiniz hem de ağzınızı kapatabileceğiniz Naturehike marka çok güzel bir şapka modeli var. Ağzımı neden kapatayım diye düşünmeyin, çok toz olduğu zamanlarda ağzınızı ve burnunuzu kapatmanız yararınıza oluyor. Ancak bunlardan almak istemezseniz, yine bu mağazalardan boynunuzu ve ensenizi koruyacak şal benzeri ekipmanlar alabilirsiniz.

Bir diğer konu ise kıyafetlerinizin rengi. Hem sineklerin, hem de safari sırasında hayvanların dikkatini çekmemek için doğa ile uyumlu, kamufle olacağınız renkler giymeniz gerekiyor. Kumlu sarı, haki yeşili, kahverengi tonları, kırık beyaz gibi renkler ideal. Sineklerin dikkatini çekmemesi adına her türlü parlak ve koyu renkten uzak durun. Özellikle siyah ve mavi renkler çeçe sineklerinin favorisi. Kendinizi korumakla etrafınızdakileri de koruduğunuzu unutmayın. Çeçe sineklerini üstünüze çekmeniz muhtemelen aynı araçta keşfe çıkacağınız ailenizi, çocuklarınızı, yakınlarınızı veya arkadaşlarınızı da tehdit edebilir.

yakkabı olarak North Face’in rahat ve bileklikli ayakkabılarını tercih ettik. Böylece bileklerimizin de açıkta kalmasını önlemiş olduk. Hava sıcak olduğu için terletmeyen çoraplar almanızda fayda var. Afrika’nın sert güneşinde işinize çok yarayacak güneş gözlüğünüzü ve güneş kreminizi de yanınızdan ayırmayın. Şık bir kıyafete ihtiyacınız olmayacak, rahatlığınızı ön planda tutun. Takı, saat gibi değerli hiçbir eşyanızı yanınızda getirmeyin.

Hava sıcaklıkları Ağustos – Eylül aylarında gündüz maksimum 28, gece ise minimum 12 derece civarlarında seyrediyor. Kuru sezonda gittiğiniz için yağmur sorun olmuyor. Gündüz yağmura yakalanırsak diye valizde yer kaplamayan tek giyimlik poşet yağmurluklardan yanımıza aldık ama kullanmamız gerekmedi. Gece ve sabah erken saatte hava sıcaklığı düştüğü için kalın üstler mutlaka alınmalı. Kat kat giyinmek en işe yarayan çözüm oluyor. Her şeyi yanıma alırım diye düşünüyorsanız, maalesef bu çok mümkün olmuyor. Tavsiyem yanınıza gerçekten ihtiyacınız olacak kadar eşya almanız. Otellerde çok ucuza kuru temizleme hizmeti veriliyor. Biz yanımıza az eşya alıp ihtiyaç duydukça kıyafetlerimizi yıkamaya verdik.

İlaç çantası hazırlanması

Sinekler ile ilgili alınacak diğer bir önleme geldi sıra. Eczanelerden “DEET” oranı yüksek olan sprey sivrisinek ilaçlarından yanınıza alabilirsiniz. Bunun haricindeki ilaçlar Afrika’daki sinekler için etkisiz kalıyor. Afrika’da “DEET” oranı yüksek olan çok daha koruyucu ilaçlar varmış ve kıyafetlerin üzerine de rahatlıkla sıkılabiliyormuş. Biz alma gereği duymadık, yanımızda getirdiğimiz ilaçtan da üzerimize hiç sıkmadık. Her tarafımız kapalı olduğu ve ilaçlar deriye zararlı kimyasal maddeler barındırdığı için bu spreyleri kullanmamayı tercih ettik. Bir diğer önlem olan ve sineklerin hiç hoşuna gitmeyen lavanta, okaliptüs ve nane yağını kullandık. Bu yağları aktarlardan veya Gratis, Watsons gibi mağazalardan satın alabilirsiniz. Ellerimize ve boynumuza gece ve gündüz bu yağlardan sürdük. Ek olarak sinekler karbondioksit ve ter kokusuna geldikleri için vücut temizliğinize önem vermelisiniz, ancak parfüm ve deoderant kullanmamalısınız.

Afrika’da ilaç bulma konusunda sıkıntı yaşayacağınız için düzenli olarak kullandığınız (tansiyon ilacı, kolesterol ilacı, göz damlası gibi) veya önlem olarak yanınıza almak istediğiniz bütün ilaçları bavulunuza koyun. Mide bulantısı, ishal, ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, baş dönmesi gibi şikayetlere yönelik ilaçları yanınıza aldığınıza özellikle emin olun. Direncinizin düştüğünü hissettiğinizde kullanmanız için yanınızda vitamin bulundurmanızda fayda var. Ayrıca her ne kadar fazla yürümeyecek olsanız da çantanızda yara bandı bulundurabilirsiniz.

İlaçlara değinmişken beslenme konusunda dikkat etmeniz gerekenlerden de biraz bahsetmek istiyorum. Kampta kaldığınız sürece salata gibi pişmeden doğrudan tükettiğiniz, su ile yıkanmış her türlü gıdadan uzak durun.  İçme sularınızı da mutlaka yanınıza alın. Dışarıda su hem pahalı oluyor, hem de istediğiniz anda su bulmak zor olabiliyor. Maalesef yerel halkın tükettiği su çoğunlukla yeterli temizlikte değil. Bu sebeple dişimizi fırçalarken dahi kapalı içme sularımızdan kullandık.

Sırt çantasında bulundurulması gerekenler

Bavullarınız safari jeeplerinde gideceğinden, ve bizim gibi iç hatlar uçuşunuz var ise, kişi başı maksimum 15 kilogram (küçük uçaklarda ek ödeme yapsanız dahi uçağın kapasitesi yetmediği için daha fazlasını alamıyorsunuz) bavul hakkınız var. Safari araçlarına rahat sığdırılması için sert kapaklı olmayan bavullar tercih etmemiz söylenmişti. Ben bavullarımdan bir tanesini el bagajı olacak şekilde, bir tanesini kabine verilecek şekilde sert kapaklı olmayanlardan seçtim. El bagajı olan bavulumun içine her ihtimale karşı bir günlük kıyafet ve ilaçlarımızı koydum. Bavullar bazen gecikebiliyormuş, bu konuda telaş etmeyin. İki bavul haricinde içerisinde kameramın ve bir dürbünümün bulunduğu el çantası, sırt çantam ve safari sırasında takmak için hazırlanmış bel çantam vardı. Bel çantamın içerisinde yalnızca para, pasaport ve aşı karnelerini bulundurdum ve fermuarına asma kilit taktım. Kötü sürprizlerle karşılaşmamak için sizin de bu şekilde organize olmanızı tavsiye ederim.

Pasaportu kaybetme riskine karşı yanımızda iki adet biyometrik fotoğraf bulundurmamız ve yanımıza harcamalarımız için aile başına dört yüz dolar almamız söylendi. Ancak belirtmekte fayda var ki katıldığımız tur her şey dahil bir turdu. Yalnızca kişisel alışverişlerimizi ve yemeklerde aldığımız içecekleri kendimiz ödedik. Dört yüz doları mümkün olduğunca küçük para birimlerine böldük. Hizmet sektöründe çalışan personellerin genelde bahşiş beklentileri bulunduğu için küçük para birimlerini yanınızda bulundurmanız çok işinize yarıyor. Yanımıza almış olduğumuz paranın yalnızca çok ufak bir kısmını harcayabildik.

Sırt çantanızın olmazsa olmazı ıslak mendil ve kuru mendil olmalı. Kullandığınız tuvaletlerin şartları iyi olmayabiliyor.

Otel için alınması gerekenler

Odalarda duş jeli ve şampuan dışında kişisel herhangi bir bakım eşyası genelde bulunmuyor. Bu sebeple her türlü kişisel bakım eşyanızı ve banyo terliklerinizi getirmenizi tavsiye ederim.

Gittiğimiz otellerin hiçbirinde odada saç kurutma makinesi bulunmuyordu. Resepsiyonu arayarak saç kurutma makinesi istemek zorunda kaldık, hem de 25 USD gibi bir depozito ödeyerek. Benim gibi zor kuruyan ve hasta olmamak için mutlaka kurutmanız gereken saçlarınız varsa saç kurutma makinenizi yanınızda getirin.

Elektriklerin gitme ihtimaline karşı fener bulundurmamız söylenmişti. Ben yanımda getirdim ancak biz elektrik kesintisine denk gelmedik. Yine de bunu söylerken bir bildikleri olsa gerek diye düşünüyorum.

Ek bilgi olarak konakladığımız otellerde bilgisayarın çalınması gibi bir sıkıntının yaşanmayacağını söylediler, o yüzden dizüstü bilgisayarımızı otelde bıraktığımız oldu. O kadar çok fotoğraf çekiliyor ki arada sırada karttaki fotoğrafları bilgisayara aktarmak çok faydalı oluyor. Öyle ki bizim bilgisayarımız dahil doldu.

Fotoğraf makinesi ve ekipmanlar

Yanınızda mutlaka UK tipi adaptör ve çoklu priz bulundurun, hem telefon, hem de makinelerin şarjı için hayati önem taşıyor. Ayrıca bol bol fotoğraf ve video çekeceğiniz için de yanınızda yedek hafıza kartı bulundurmalısınız.

Safari deneyiminde en önemli konulardan bir tanesi yanınıza aldığınız fotoğraf makinesi. Hayvanlar genellikle çok uzakta oldukları için cep telefonlarının kameralarıyla çekim yapmak maalesef mümkün değil. Mutlaka yanınıza profesyonel ya da yarı-profesyonel bir fotoğraf makinesi alın. Satın almasanız dahi bir tanıdığınızdan ödünç alabilirsiniz. Eşim yanına Canon 60D aldı. Lens olarak da turun büyük bir kısmında 75-300 mm tele lens takılıydı. Bu makinede 150 mm altındaki lensler sizi tatmin etmeyecektir. 600 mm bir tele lens ile aslanların gözüne kadar yakınlaşıp çekim yapmanız mümkün. Bu yazıdaki fotoğrafların büyük bir kısmı 300 mm sınırındalar. Kompakt ve hafif makine kullanmak isteyenler için ise benim kullandığım Canon G5X’in daha iyi zoom yapan modeli olan Canon G3X ‘i tavsiye ederim.

FFotoğrafları seri çekmeniz gereken zamanlar olacak. Sıralı çektiğiniz 50 pozun yalnızca biri mükemmel an olabilir (aşağıda ağzında balık tutan kuşun fotoğrafı için eşim 70 sıralı fotoğraf çekti). Bu nedenle hafıza kartınızı class 10 seçin, yoksa uzun seriler çekemeyeceğiniz gibi seriler arasında da çok vakit kaybedersiniz. Bir an için gözlerinizin içine bakan o vahşi aslanı kameranın hızı nedeniyle yakalayamazsanız çok üzülebilirsiniz.

Safaride en çok işime yarayan ekipmanlardan biri de dürbün oldu. Dürbünü bir arkadaşımdan ödünç aldığım için bu konuda bir araştırma yapmadım. Ödünç aldığım dürbün Nikon’un bir modeli, oldukça ufak ve rahat taşınabilir. Bu dürbün sayesinde çok uzaktaki hayvanları bile rahatça seyretme şansım oldu.

Benim bu konudaki paylaşımlarım şimdilik bu kadar. Hazırlık süreci ile ilgili kafanıza takılan herhangi bir konu var ise cevaplamaktan mutluluk duyarım. Sorularınızı ya da eklemek istediklerinizi yorum bölümünde paylaşabilirsiniz.

“A’dan Z’ye Büyük Göç Zamanı Safari Deneyimi” yazı serimin üçüncü ve son yazısında görüşmek üzere!