Talihsizlikler Ülkesi Bolivya

Yazının başlığı ile ilgili bir hayli düşünmüş olsam da, ne yazık ki aklıma ilk gelen ve daha sonra da içlerinde en ağır basan “Talihsizlikler Ülkesi Bolivya” oldu. Bu iç burkan başlığın nedenini ve Bolivya deneyimimi tüm samimiyetimle paylaşmak istiyorum.

Açıkçası Bolivya hiçbir zaman çok merak ettiğim ya da gezmeyi hayal ettiğim bir ülke olmadı. Peru’yu keşfetme arzusuyla katıldığım turda, tadımlık iki günlük bir Bolivya gezisi de vardı. 4100 metre irtifadaki La Paz havaalanına inişimle beraber burnumun kanaması beni daha en baştan olumsuz bir ruh haline sokmuştu.

Bolivya’da yalnızca iki gün kaldım. Gezemediğim çok sayıda yer olduğu için bu ülkeye haksızlık ediyor olmaktan ve kesin yargılara varmaktan çekiniyorum. Yine de burada geçirdiğim kısa süre zarfında Bolivya “mutlaka görmelisiniz” dediğim bir ülke olmadı. Ancak her ne kadar böyle düşünsem de, daha önce bu denli yoğun bir şekilde hissetmediğim duygular yaşadım. Bolivya seyahatimden sonra cennet vatanımın bize sunduklarına ve Atatürk’e duyduğum minneti dün gibi hatırlıyorum. Bazen sahip olduklarımızın kıymetini anlamamız için, aksini görmemiz ve yaşamamız gerekiyor. Seyahatin en güzel taraflarından biri de bu sanırım.

Bolivya genel olarak oldukça fakir bir ülke. Halkın neredeyse yarısı açlık sınırının altında yaşıyor. Ancak Bolivya’da en az bulunan şey nedir diye soracak olursanız, benim cevabım oksijen olacaktır. Oksijeni parayla satın alınabilecek bir emtia olarak düşünmüş müydünüz hiç? Çok yüksek bir rakıma sahip olan (3200-3800 metre) bu ülkede ne kadar maddi gücünüz var ise o denli alçakta, yüksek oksijenle yaşıyorsunuz. Genellikle Peru seyahati ile birlikte planlanan Bolivya seyahatinde yüksek irtifa hastalığının etkilerini Peru’dan ziyade Bolivya’da hissediyorsunuz. Çabuk yorulma, uyku hali, baş ağrısı gibi rahatsızlıklar olmakla beraber Peru’dan itibaren kademeli olarak yükseldiğimiz için geziyi etkileyecek boyutta bir sorun yaşamadık. Sizin de seyahatinizi bu şekilde planlamanız konforunuzu kesinlikle arttıracaktır.

Peru yazımda bahsettiğim gibi Bolivya’da da yükseklik hastalığına karşı turistlere koka çayı ikram ediliyor. Ancak kokadan çeşitli kimyasallar kullanılarak kokain üretilebilmesi nedeniyle birçok ülkede koka üretimi ve ticareti yasa dışı. Bu yüzden kokalı çikolata dahil bir çok ürünün satıldığı Bolivya’dan bavulunuzda kokalı ürünlerle döneyim demeyin.

Oksijensizlikten gözlerimizin kapandığı ve “stand-by” modunda gezdiğimiz bu iki günde sporcuların ne denli zorluk çektiklerini tahmin bile edemiyorum. Nitekim oksijen azlığı spor müsabakalarında problemlere yol açınca FIFA bu konuda aksiyon almış. Belli bir rakım üzerinde yapılan maçların ev sahibine haksız rekabet avantajı sağladığı gerekçesiyle yasaklar getirilmiş. Ancak şu anda yasaklar kademeli olarak kaldırılmış vaziyette.

This image has an empty alt attribute; its file name is IMG_0657-1024x683.jpg

Oksijensizlikten sonra bir diğer talihsizlik ülkenin denize ya da okyanusa kıyısının olmayışı. Elbette denize kıyısı bulunmayan birçok ülke var dünyada. Ancak Bolivya Paraguay ile birlikte Güney Amerika’da denize kıyısı bulunmayan iki ülkeden bir tanesi. Denizin bulunduğu yeri her anlamda ne denli değiştirdiğini bilen biz Türkler için bunu anlaması çok daha kolay. Tarih boyunca defalarca kıyı şeridine sahip olmak için savaşan Bolivya, maalesef sonunda Pasifik Savaşı’nda mağlup olarak tüm kıyılarını Şili’ye kaptırmış ve bir kara devletine dönüşmüş.

This image has an empty alt attribute; its file name is IMG_0631-1024x683.jpg

Bolivya’nın daha ilk bakışta göze çarpan problemlerinden bir tanesi de yoğun trafiği. Yollar tek yönlü ve oldukça dar, arabalardan çıkan egzoz miktarı ise çok fazla. Son derece kötü araba kullandıklarından trafikte her an kaza olacakmış gibi tetikte gidiyorsunuz. Trafik sorununu çözebilmek adına teleferik yapmışlar ancak halk teknolojiye tereddütlü yaklaştığı için henüz teleferikten fazla randıman alınamamış. Büyük çoğunluk yukarı bölgede, tuğladan yapılmış, çatısı ve izolasyonu bulunmayan evlerde yaşıyor. Evlerinden çalıştıkları şehir merkezine inebilmeleri saatlerini alıyor.

Bolivya’nın oldukça çalkantılı bir siyasi geçmişi var. Bağımsızlığını ilan ettiği 1825 yılından bu yana yüzü aşkın darbe, anayasa değişikliği ve onlarca Cumhurbaşkanı değişikliği yaşanmış. Ülkenin ismi Güney Amerika’yı İspanyol sömürgeciliğinden kurtarmış olan Simon Bolivar’dan geliyor. Bolivya “Bolivar’ın ülkesi” demek. Uzun bir süre İspanyol sömürgesi olması sebebiyle altın ve gümüş gibi değerli madenlerinden faydalanamamış, hatta neredeyse tümünü kaybetmiş. Şu anda ise en önemli doğal kaynakları petrol ve doğalgaz. Koka üretiminden gelir sağlasalar da koka yalnızca belli ülkelerde yasal. Bu nedenle en zengin doğal kaynaklarını gelişmiş ülkeler kadar ihraç edemiyorlar.

This image has an empty alt attribute; its file name is IMG_0850-1024x683.jpg

Eğer seyahatinizi tur şirketi olmaksızın gerçekleştirecekseniz, güvenlik sebebiyle Bolivya’da dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Tur süresince bireysel olarak gece sokaklarda dolaşmamamız söylenmişti. Peru’da tek başınıza gezerken hissettiğiniz rahatlığı Bolivya’da bulmanız zorlaşıyor. Yemek için otel restoranlarını tercih etseniz de akşam yemeğinde Pena Huari restorandaki rengarenk kostümlerle yapılan Bolivya danslarını izlemeye mutlaka gitmelisiniz.

Son olarak beni çok şaşırtan bir bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum. Bolivya’da saatlerde bulunan akrep ve yelkovan tüm dünyanın aksine ters istikamette dönüyor! Hükümet bu değişikliğin Bolivya’nın “yerli ve güneyli” kimliğini yansıttığını söylese de, esasen sol görüşlü ideolojinin ürünü olduğu düşünülmekte.

Bolivya’ya bir gün yolunuz düşerse, ülkemizin imkanlarını ve Atatürk’e olan borcumuzu gözden geçirmeyi ihmal etmeyin.

2 comments

  1. Saat olayı oldukça ilginçmiş Her zamanki akıcı üslubunla su gibi aktı yazı. Bolivya hakkında doğrusu hiçbir fikrim yoktu Ama sayende artık var Teşekkürler güzellik

Comments are closed.